29 Temmuz 2017 Cumartesi

UZUN BİR ARADAN SONRA (:

Öncelikle merhaba sevgili arkadaşım, uzun bir zamandan beri bloğumda hiçbir paylaşım yapmadım. Yeniden kaldığımız yerden daha güzel paylaşımlar için buradayım. Ben bir mühendislik öğrencisiyim ve ileride harika bir mühendis olmak istiyorum. Bunu istediğim kadarda insanların yüreklerine dokunabilecek güzel kitaplar yazmak istiyorum. Bu yüzden birkaç satır yazmak, yorum almak ve eleştirilmek istiyorum.

Blog açmayı uzun zaman önce düşünmüştüm. Yazacak bir şeylerim elbet vardı. Önemli olan faydalı eserlerin ortaya çıkabilmesiydi. Yazdıklarının sana bir faydası yoksa başkasına fayda vermesini aklından bile geçirme. Bir tebessüm, bir düşünce katabilirsem ne mutlu bana.

Blog açmadan önce yaşadığım birkaç olayı anlatmak isterim. Bazen tuhaf durumlarla hepimiz karşılarız. Kimimiz buna ilham, altıncı his, kalbim temiz, ruhsal zeka vs. vs. deriz baya bir şeyler deriz. 🙂

Sevdiğim ve motivasyon kaynağım olan Muhammed Ali ölmeden iki gün önce arkadaşımla şakalaşırken onun yüzüne karşı gölge boksu yapıyordum. Ve “I’m a Muhammed Ali” diye bağırıyordum, iki gün sonra Muhammed Ali’nin ölüm haberini duyduk.

Kırtasiyede ismi garip gelen bir kitabı aklımda tutmaya çalıştım. Daha sonra hafızamda hiçbir iz yoktu. Youtube’da  “Sedat Anar” dinledim ve onu keşfetme hikâyemde bambaşkaydı neyse işte… Sedat Anar, bu benim ismini hatırlayamadığım kitabın şiirlerini, santuruyla çok güzel yorumlamış. Ve kitapla tanışmamı sağladı. Hayatta bana değer katan kitaplardan birisidir.(Amak-ı Hayal’i okumanızı tavsiye ederim, Sedat Anar candır.)

Daha sonra sevdiğim bir arkadaşımı Erdal Tosun’a benzettim ve oda iki hafta geçmeden vefat etti. İlk hikâyemde Yağmur Adam filmini izlediğimden bahsetmiştim. Filmdeki yangından sonra yangınla karşılaşmıştım. En son hatırladığım yurtta arkadaşımın intihar videosu izlediğiydi, yanına oturup hangi kafayla izledim bilinmez biraz baktım. Ertesi sabah saat dokuz buçuk civarı sınıfta bir intihar olayına şahit oldum. Normalde kan gördüğümde baygınlık geçiren ben, intihar eden arkadaşın bileğini atkımla sıktım. Bir keresinde Kahve yapacaktım ve iki fincanım vardı. “Dört sefer yapacağız fincan yok, kahveleri sırayla içeceksiniz” esprisi üzerinden on dakika sonra çok sevdiğim dostum elinde fincan takımıyla bana geldi. Yani uğursuz değilim güzel olaylarımda var.😀 Eminim senin de buna benzer birçok olay başına gelmiştir. Arkadaşlarıma arada “Ayağınızı denk alın benim bedduam tutar hacı” diyorum.
Bazen cidden tırstıklarını söyleyen oluyor. Ne yapalım yani Maşallah dediğimiz sabaha çıkmıyorsa, hayallerimizi satmadık ya.🙈

 Bu arada Erdal Tosun’a ve Muhammet Ali’ye Allahtan rahmet diliyorum. Onlar arkalarında güzel izler bırakan güzel insanlardı. Ömür denen izafi zamanda darısı senin ve benim başıma arkadaşım.

 Bunca başıma geleni anlatmamın birçok sebebi var. Yazarlık oyunu oynuyorum diyeyim. İleride bundan da bahsederim. Hayal, gözlem ve işaretler. Kısacası kendi hayatınızın dedektifi olmalısınız başkalarının değil.

Bu yazı aslında bir duyuru yazısı olacaktı kendimi kaptırdım yazdım gitti. Hikâyelerim çok uzun ve akışını biraz bozduğumdan olsa gerek yarısına kadar okunuyor. Bende elimden geldiği kadar daha az cümleyle daha çok şey anlatmak istiyorum. Sadece hikâye alanında değil bir çok konuda yazı yazmayı düşünüyorum. Senin de varsa paylaşmak istediğin yazıların iletişime geç ve paylaşalım. Bu arada daha iyi bir yazar olmam için yorum ve eleştirilerini benimle paylaşırsan sevinirim. Şimdilik bu kadar arkadaşım selametle kal kendine iyi bak. 🙌



Serkan Esir 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder