KENDİNİ BERBER SANAN
BARBAR
Kuaförlük
mesleği gayet güzel ve saygı duyulacak mesleklerden birisi olduğunu başta
belirtmek isterim. Birazdan anlatacaklarım saygı duyulmayacak insanların
özelliklerini içermektedir. Gönül isterdi ki anlatılan hikâye ve olaylar hayal
ürünü olup kimseyle bir alakası olmasaydı. 😉
İnsanların
kendini daha özgüvenli ve güzel hissettikleri yerlerden biriside Kuaför
dükkânlarıdır. Hani o dükkânların dış
camlarında ya da tabelalarında reklam amaçlı güzel saçlı bayanların ve
erkeklerin resimleri olur. Bakarsın şöyle fotoğraftaki modellere… “Vay be
dersin” içeri girersin. Tıraş olunur, saçlar fönlenir, boya badana yapılır… Her
neyse genel bakımını yaptırırsın. Birde bir çıkışın vardır “Ya bu adam benim
resmimi koymalı buraya” dersin. Eve gidesiye kadar yoldaki tüm arabaların
camlarından yansımana bakarsın. Arabadaki yansıma, Retrica programı olmadan
önce insanların kendini en güzel hissettikleri aynalardı. Bu duyguları
yaşadıysan ne mutlu sana, işini güzel yapan bir insana denk gelmişsin
demektir.
Tabi birde
saçlarını kimse görmesin diye eve koşturanda olmuştur. Umarım olmuştur. Bu
konuda yalnız kalmak beni biraz üzebilir. 😈
Öncelikle
gerçek bir berber ile kendini berber sanan barbarı ayırt etmeliyiz. Sana sıfırıncı kuralı söylememde fayda var. Eğer berberinin saçına olan bakımını beğeniyorsan fantezi arayışlarına girme ve oraya sadık kal derim.
Saçlarımı en
kısa model olan sıfır dediğimiz modelde kestirdikten sonra uzun bir zaman
berber yüzü görmemiştim. Daha sonra uzatacağım diye de ara sıra gidiyordum.
Berberim “saçlarımın çıldırma zamanı olduğunu ve beklemem gerektiğini”
söylemişti. Bekledim ve çıldıran tek şey babam olmuştu. Aslında hayalimde ki
saç sitilinin Barış Manço olduğunu söylediysem de. Herkes Müslüm Gürses’e
benzetiyordu. Bende o an fark etmiştim.(Meğer herkes beni kıskanıyormuş 😀) Müslüm Gürses’in cenazesinde ki Gayrimüslümlerin moda
olmasıda işleri biraz zorlaştırmıştı.
Hangimiz uzatmadık çılgınlar gibi baba desem
de nafileydi… Neyse Canım Babam ve sevgili yakınlarımı belki ilerde düşündüğüm
bir eleştiri yazısında ele alabilirim. Not düşelim başlığımız: “Kuşaklar
Çatışmıyor Azizim Savaşıyor”😉
Saçlarımı kestirmemle eskisine nazaran daha sık
kuaföre gidiyordum. Kendi
berberim uzak diye yakındaki kuaför dükkânına gitmekle ne denli hata yaptığımı
geç anlamıştım.
Yurda
geldiğimde oda arkadaşımın ensemin kötü olduğunu söylemesiyle fark etmiştim. Ensemi
gördüğümde sinirle karışık gülme krizine girmiştim. Şimdi anlıyordum enseme
aynayı tuttuğunda gözlüğümü neden vermediğini. 😱 Zalımın oğlu öyle bir kesmiş ki. Ense çizgim dört beş parmak daha
yukarda. Tam bir aya yakın saçlarım kendine gelesiye kadar gökyüzüne bakarak
yürüdüm desem yeridir. 😒 Tek umudum saçlarımın köklerinin olmasıydı. Gören
arkadaşlarım hangi berbere gittiğimi soruyorlardı. Nedeni “ Söyle kanka da biz
gitmeyelim” oluyordu.
Kendime haksızlık edemezdim ensem hariç yakışıklı
adamdım. Bu durumu biraz eğlenceye çevirmiştim. Normalde benim için olay olacak
bir durumdu. Sakin oluşum ve mutlu olmaya çalışmam benim için en güzeliydi.
Hayatta sevdiğiniz
eşiniz dostunuz vardır. Benimde bu konuda gördüğüm insanlardan biriside
ablamdır. Başıma gelenleri yani enseme gelenleri anlattığımda fotoğraf atmamı
istedi. Uzun bir süre sessiz kaldı. Daha sonra beni hafif yokladı çok sinirli
olmadığımı hatta espiri yaptığımı görünce onunda bana karşı tavrı değişti. Şöyle ki
şükretmem gerektiğini ve daha kötülerinin de olduğunu söyledi. Daha sonra
yolladığı fotoğraflarla ne demek istediğini anlamıştım. O benden daha çok
eğlenmişti hatta baya dalga geçip güldüğünü hatırlıyorum. Artık ensesi olmayan bir adamdım
ve hayat gerçekten çok zordu. Tamam tamam fazla sulandırmak istemem. Bundan önce
yaşadığım birkaç olaya da değinip mesajımı verip gideceğim.
Bir
keresinde bir berber tarafından kulak kıllarım yakıldı. Hemen ardından çırağı
kulaklarımın içine parfüm sıktı. Ne olduğunu anlamadığım bir dakika içinde
gelişen bu olay üç gün dengemi sarsmıştı. Kedilerin bıyıkları kesilince denge
ve yön sıkıntısı çektiklerini duymuştum. Şimdi o duruma karşı empatim zirve
yapmıştı. Bıyıkları kesilen kedi gibi üç gün gezdim.
Çok sevdiğim
bir abimizin kulağının bir kısmı gittiği berberde kaldı. Neyse ki berber bir
cerrah titizliğinde çalışıyordu. Adamcağızında suçu yok televizyona bakarken,
birden kulağa girmiş bulunmuş, ne yapsın? Neyse ki cerrah titizliğinde dedik ya
adam harbi cerrah gibi. Nasıl mı? Kesilen kulağın üstüne yakmış cigarasını
basmış külünü. Gülme adam efsane bunu kabul et.
En son
gittiğim berberin anlattığı o pis fıkrasını anlatırken ki gülüşünü unutamam. Bu
ne büyük bir sevinçtir Allah’ım.
Üniversite okumak için gittiğim şehirde… İkinci gittiğim
berber, ilkine sövdü. Üçüncüsü de ikinci gittiğime… Cem Yılmaz’ın G.O.R.A
filmindeki gibi “Aşçı bahçıvana bahçıvan şoföre şoför uşağa sonra hepsi uşağa” 😂
Bir iş yapıyorsan bunu layıkıyla yapmaya çalış. İllaki hataların olur hatalar affedilir. Affedilmeyecek olan elinden geleni yapmayıp bunun bir hata olduğunu söylemek olur.
Son sözlere
geçelim 😃
Ekmek
teknesi berberlik olup barbarlık yapan insanlara…
Yaşına
başına insan oluşuna bakmadan ettiğin o lüzumsuz sözler ne çirkin.
Tıraş
ederken at yarışı, futbol maçı izliyorum derken kestiğin canım kulaklar 👂
Aynadan yolu
dikizleyip milletin namusuna bakıp kendince hallere girmene zaten akıl sır
ermez.👀
Bakım
yapıyorum ayağına, kulak kılı yakmalar, iki parmak krem sürüp maske yaptım
diyerek bir tüp krem parası çıkartmalar.
Tıraş ettiğini sanıp adamın saçını tavuğun mabadına benzetmeler.👋😏
Saç ekliyorum diye kadının kafasına Japon yapıştırıcısı sürenler.😱
Umarım ileride işini iyi yapan insanlardan olurum, olursun, oluruz. Selametle arkadaşım. 😊
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder