9 Ağustos 2017 Çarşamba

KENDİNİ BERBER SANAN BARBAR

KENDİNİ BERBER SANAN BARBAR


Kuaförlük mesleği gayet güzel ve saygı duyulacak mesleklerden birisi olduğunu başta belirtmek isterim. Birazdan anlatacaklarım saygı duyulmayacak insanların özelliklerini içermektedir. Gönül isterdi ki anlatılan hikâye ve olaylar hayal ürünü olup kimseyle bir alakası olmasaydı. 😉

İnsanların kendini daha özgüvenli ve güzel hissettikleri yerlerden biriside Kuaför dükkânlarıdır.  Hani o dükkânların dış camlarında ya da tabelalarında reklam amaçlı güzel saçlı bayanların ve erkeklerin resimleri olur. Bakarsın şöyle fotoğraftaki modellere… “Vay be dersin” içeri girersin. Tıraş olunur, saçlar fönlenir, boya badana yapılır… Her neyse genel bakımını yaptırırsın. Birde bir çıkışın vardır “Ya bu adam benim resmimi koymalı buraya” dersin. Eve gidesiye kadar yoldaki tüm arabaların camlarından yansımana bakarsın. Arabadaki yansıma, Retrica programı olmadan önce insanların kendini en güzel hissettikleri aynalardı. Bu duyguları yaşadıysan ne mutlu sana, işini güzel yapan bir insana denk gelmişsin demektir.

Tabi birde saçlarını kimse görmesin diye eve koşturanda olmuştur. Umarım olmuştur. Bu konuda yalnız kalmak beni biraz üzebilir. 😈

Öncelikle gerçek bir berber ile kendini berber sanan barbarı ayırt etmeliyiz. Sana sıfırıncı kuralı söylememde fayda var. Eğer berberinin saçına olan bakımını beğeniyorsan fantezi arayışlarına girme ve oraya sadık kal derim. 

Saçlarımı en kısa model olan sıfır dediğimiz modelde kestirdikten sonra uzun bir zaman berber yüzü görmemiştim. Daha sonra uzatacağım diye de ara sıra gidiyordum. Berberim “saçlarımın çıldırma zamanı olduğunu ve beklemem gerektiğini” söylemişti. Bekledim ve çıldıran tek şey babam olmuştu. Aslında hayalimde ki saç sitilinin Barış Manço olduğunu söylediysem de. Herkes Müslüm Gürses’e benzetiyordu. Bende o an fark etmiştim.(Meğer herkes beni kıskanıyormuş 😀) Müslüm Gürses’in cenazesinde ki Gayrimüslümlerin moda olmasıda işleri biraz zorlaştırmıştı.



 Hangimiz uzatmadık çılgınlar gibi baba desem de nafileydi… Neyse Canım Babam ve sevgili yakınlarımı belki ilerde düşündüğüm bir eleştiri yazısında ele alabilirim. Not düşelim başlığımız: “Kuşaklar Çatışmıyor Azizim Savaşıyor”😉 



Saçlarımı kestirmemle eskisine nazaran daha sık kuaföre gidiyordum. Kendi berberim uzak diye yakındaki kuaför dükkânına gitmekle ne denli hata yaptığımı geç anlamıştım.

Yurda geldiğimde oda arkadaşımın ensemin kötü olduğunu söylemesiyle fark etmiştim. Ensemi gördüğümde sinirle karışık gülme krizine girmiştim. Şimdi anlıyordum enseme aynayı tuttuğunda gözlüğümü neden vermediğini. 😱  Zalımın oğlu öyle bir kesmiş ki. Ense çizgim dört beş parmak daha yukarda. Tam bir aya yakın saçlarım kendine gelesiye kadar gökyüzüne bakarak yürüdüm desem yeridir. 😒 Tek umudum saçlarımın köklerinin olmasıydı. Gören arkadaşlarım hangi berbere gittiğimi soruyorlardı. Nedeni “ Söyle kanka da biz gitmeyelim” oluyordu. 

Kendime haksızlık edemezdim ensem hariç yakışıklı adamdım. Bu durumu biraz eğlenceye çevirmiştim. Normalde benim için olay olacak bir durumdu. Sakin oluşum ve mutlu olmaya çalışmam benim için en güzeliydi.

Hayatta sevdiğiniz eşiniz dostunuz vardır. Benimde bu konuda gördüğüm insanlardan biriside ablamdır. Başıma gelenleri yani enseme gelenleri anlattığımda fotoğraf atmamı istedi. Uzun bir süre sessiz kaldı. Daha sonra beni hafif yokladı çok sinirli olmadığımı hatta espiri yaptığımı görünce onunda bana karşı tavrı değişti. Şöyle ki şükretmem gerektiğini ve daha kötülerinin de olduğunu söyledi. Daha sonra yolladığı fotoğraflarla ne demek istediğini anlamıştım. O benden daha çok eğlenmişti hatta baya dalga geçip güldüğünü hatırlıyorum. Artık ensesi olmayan bir adamdım ve hayat gerçekten çok zordu. Tamam tamam fazla sulandırmak istemem. Bundan önce yaşadığım birkaç olaya da değinip mesajımı verip gideceğim.


Bir keresinde bir berber tarafından kulak kıllarım yakıldı. Hemen ardından çırağı kulaklarımın içine parfüm sıktı. Ne olduğunu anlamadığım bir dakika içinde gelişen bu olay üç gün dengemi sarsmıştı. Kedilerin bıyıkları kesilince denge ve yön sıkıntısı çektiklerini duymuştum. Şimdi o duruma karşı empatim zirve yapmıştı. Bıyıkları kesilen kedi gibi üç gün gezdim.

Çok sevdiğim bir abimizin kulağının bir kısmı gittiği berberde kaldı. Neyse ki berber bir cerrah titizliğinde çalışıyordu. Adamcağızında suçu yok televizyona bakarken, birden kulağa girmiş bulunmuş, ne yapsın? Neyse ki cerrah titizliğinde dedik ya adam harbi cerrah gibi. Nasıl mı? Kesilen kulağın üstüne yakmış cigarasını basmış külünü. Gülme adam efsane bunu kabul et.

En son gittiğim berberin anlattığı o pis fıkrasını anlatırken ki gülüşünü unutamam. Bu ne büyük bir sevinçtir Allah’ım. 

Üniversite okumak için gittiğim şehirde…  İkinci gittiğim berber, ilkine sövdü. Üçüncüsü de ikinci gittiğime… Cem Yılmaz’ın G.O.R.A filmindeki gibi “Aşçı bahçıvana bahçıvan şoföre şoför uşağa sonra hepsi uşağa” 😂


 Bir iş yapıyorsan bunu layıkıyla yapmaya çalış. İllaki hataların olur hatalar affedilir. Affedilmeyecek olan elinden geleni yapmayıp bunun bir hata olduğunu söylemek olur.

Son sözlere geçelim 😃

Ekmek teknesi berberlik olup barbarlık yapan insanlara…

Yaşına başına insan oluşuna bakmadan ettiğin o lüzumsuz sözler ne çirkin.

Tıraş ederken at yarışı, futbol maçı izliyorum derken kestiğin canım kulaklar 👂

Aynadan yolu dikizleyip milletin namusuna bakıp kendince hallere girmene zaten akıl sır ermez.👀

Bakım yapıyorum ayağına, kulak kılı yakmalar, iki parmak krem sürüp maske yaptım diyerek bir tüp krem parası çıkartmalar.


Tıraş ettiğini sanıp adamın saçını tavuğun mabadına benzetmeler.👋😏


Saç ekliyorum diye kadının kafasına Japon yapıştırıcısı sürenler.😱


Umarım ileride işini iyi yapan insanlardan olurum, olursun, oluruz. Selametle arkadaşım. 😊





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder